27 Temmuz 2015 Pazartesi

BEBEK İSTİYORUM

    Asistanlıkta son yılım. E yaş da geçiyor. Artık dedim bir bebek sahibi olmak gerek. Bir yandan da etraftan yağan sorular namı-ı diğer mahalle baskısı; ''kaç yıllık evlisiniz? hıı 3 yıllık demek, bebek düşünmüyor musunuz?'' .   6 sene tıp fakültesi, mecburi hizmet, asistanlığa girdim, nöbetlerim biraz azalsın derken yaşım oldu 29. Zihnimde büyük puntolarla ileri yaş gebeliklerin riskleri geçiyor ama bir yanım ''acaba hazır mıyım?'' diyor. Kolay değil, dünyaya bir insan getireceksin ve tüm sorumluluk sana ait. Üstelik benim üniversite yıllarımdan kalma bir bebek doğurma kabusum vardır. Şöyle ki bir bebeğim varmış ve ben her seferinde o kadar mutsuz ve korkmuşum ki, o bebeği bir yere bırakıp kaçma planı yaparken uyanıyorum :). Yani hiç bir zaman Allahım anne olmalıyım, bunun için dünyaya geldim gibi bir ruh halinde olmadım. İşte ben bu sorularla zaman geçirirken prolaktinoma * hastalığım nedeniyle bir süre daha ertelemek zorunda kaldım. Çünkü gebelik sırasında senelerdir içmekte olduğum ilaçlarım kullanılamayacaktı. Doktorum önce tedavi dozumu arttırarak beynimde mevcut olan prolaktinoma kitlesini küçültüp, ilaçlarım kesildikten sonra gebelik planlamamı söyledi. Bizim üniversitenin endokrinoloji bölüm hocaları beni hasta konseylerinde birkaç kez tartışıp, sonunda bir süre daha korunmam gerektiğine karar verdiler. Sonra bana ne olduysa, istesem de bebek yapamayacağımdan olsa gerek, bir depresyonlar, sanki hayat boyu çocuk sahibi olamayacakmışım üstelik de hayattaki tek amacım buymuş gibi bir haller... Hayır, ne oldu birden senin özgür ruhuna, ''bu dünyaya çocuk getirmek miii'' hallerine?

     Ara Bilgi: PROLAKTİNOMA
     Prolaktin beynimizde hipofiz denilen ve hormon salınımı yapan bir bezden salınan bir hormon.  En temel işlevi gebelik sonlarına doğru süt salınımını sağlamak. Fazla salgılandığında ovulasyon, yani yumurtlamaya engel olabildiği için infertilite yani kısırlık sebebi olabilir. Ayrıca aşırı salınımına bağlı prolaktinoma diye adlandırılan bir kitle oluşturabilir. Bu kitle görme sinirleri ile olan yakın komşuluğu nedeniyle büyüdüğünde görme alanında daralmalara yol açabilir. 1cm'in üzerinde olmadıkça ilaç tedavisi ile hem hormon baskılanmaya hem de kitle küçültülmeye çalışılır. 1cm'in üstünde olanlara ise genelde ameliyat yapılarak kitle yok edilir. 

    İşte ben böyle, omuzlarım çökmüş bir halde, ayaklarımı sürüye sürüye eve gittim. Eşime olan biteni anlattım. Ortaokuldan beri bu hastalığım vardı ve ben o zamandan beri ilaç kullanıyordum. Ancak son zamanlarda kitlem büyümüş 1cm'e ulaşmıştı, üstelik ilaç tedavisiyle de hormon düzeyim düşmüyordu. Sonraki 6-7 aylık bir süreçte ilaç dozum arttırıldı, ilaç değişikliği yapıldı ama benim hormon seviyem hala aynı, kitlemde ise milim kıpırdama yok. En sonunda bana istersen sen korunmayı bırak. Yaşın da ilerliyor, belki hemen gebe kalamazsın, seni daha da geciktirmeyelim dediler. İnsan istediği kadar doktor olsun ya da süreci hakkında bilgi sahibi olsun, hiç farketmiyor. Kendi başınıza ya da yakınınızın başına bir şey geldiği zaman herkes kadar belki de daha çok (bildiğin tüm olumsuzluklar beynine hücum ediyor çünkü) korkuyorsunuz. ''Gebe kalamazsam, kalırsam da bu kitle çok büyürse, ya görme yetimi kaybedersem, ya kullandığım ilaçlar bebeğe bir zarar verirse, ya çocuklu ama kör olursam!!!'' . Bunların hepsi gerçekten olabilecek risklerdi. İşte tüm bu sorular ve sorunlar arasında ben bebek yapma kararı verdim. Daha dogrusu 6-7 hoca tarafından karar verildi. Bir taraftan da cinsel hayatın birilerinin kontrolünde gibi, yani zor bir durum. ''Hıı daha korunuyoruz.. tamam o zaman bu ay korunmayalım...'' Ben zaten bu konularda sıkılgan biriyim. Stres katsayım biraz daha arttı.

   Yani benim acaba hazır mıyım, şimdi zamanı mı filan gibi planlama şansım olmadı. İşte böylece bebek yapma serüvenim başlamış oldu. Tabii böyle bir tıbbi gereksiniminiz yoksa, çocuk yapmaya karar vermek için gerçekten biraz düşünmek gerek. Ama gerçekten biraz. Çünkü yaş ilerledikçe genellikle daha zor gebe kalındığını unutmamak lazım. Bu konuyla ilgili anlatacaklarım var ama bir sonraki yazımda.. oğlum mızıldanıyor da:)  Şimdilik hoşcakalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder